3 İris' in Ölümü

24 Haziran 2015



 Sebep her ne olursa olsun... Didem Madak okumalı çokça!


İris'in Ölümü mesela;



''Bugün kalbimi eski bir plak gibi
öyle çok tersine çevirdim ki

bazı şarkılar vardır
cızırtılı bir yağmur gününü anlatır
uzaklarda süren sarı yağmurluklu bir hayatı
deniz bazen kendini kaldırımlara fırlatır
o zaman bir yavru yengece bakan
insanların şarkısı olurdu o şarkının adı
keşke ismim iris olsaydı
keşke ismim herkese
sarı yağmurluğuyla koşan hayatı anlatsaydı

bazı şarkılar vardır
ellerim kocamanlaşır, tuhaflaşır
işte o ellerimle herkese
çamurlu şiirler uzatsaydım
hepsi çok kirli olsaydı tanrım

bazı şarkılar vardır
kırmızı akşamsefalarını anlatır
karanlığın kalbinde yalnız, açmanın acısını
komşu kadınların basma elbiseli konuşmalarını
geceyi onlar bahçeye taşırdı
ben ne zaman öleceğim tanrım
sabah olunca mı
keşke birkaç dakikayı ipek mendillere sarıp saklasaydım
irileşen, gitgide irileşen ağaç gibi
ismi nedensizce iris oluveren bir ağaç gibi
şu odanın ortasında dursam
saat kuleleri dökülürdü dallarımdan tanrım
artık sarı yaprakların ölü olduğuna inanmıyorum

bazı şarkılar vardır
kanatlarında yağmuru taşıyan kelebeği anlatır
kırmızı bir çakmak gibi neşeli ölmek olurdu
o şarkının adı
ardında yalnızca nemli sigaralar bırakmanın acısı
keşke ismim iris olsaydı
keşke ismimin bir anlamı olmasaydı

herkes çıkarsın kalbini
o çirkin mücevher sandığından
ve herkes onu birbirine fırlatsın tanrım.''
Didem Madak

devamını oku »

1 Didem Madak / Ah'lar Ağacı

3 Haziran 2015



Didem Madak ... Yüreğime öyle sağlam dokunuyor ki onun şiirleri; ona dokunan ne varsa dokunsun istemiş sanki bütün yüreklere! Bazıları onunla birlikte gitmiş, erken göçtüğü o diyarlara... 

3 şiir kitabı bırakmış geride; defalarca okuduğum ve her defasında derin AH lar çektiğim!

Ve tanışmadıysanız onunla hala,hala onun AH lar Ağacı'na bir AH da siz bırakmadıysanız;
AH larla dolu olan kalbinizin yalnız olmadığını hissettirecek o kitapları alın ve okuyun mutlaka... 

.............................................
Bir zamanlar meydan okumak isterdim.
Kaç meydanını okudum da bu hayatın.
Yalnızca iki harfini öğrendim:
A
H!

Ah benim nergis kokulu cehaletim...
Ruj lekeleri bıraktın bardaklarda
Anlatmak isterdin kendini durmadan
Bir bardağa bile olsa.
Ne diyecektin, ne söyleyecektin
Şairlerin şahı olsan,
Bir AH’dan başka.
Ah benim nergis kokulu cehaletim
Bana yıllarca, bunca sözü boşa söylettin.
AH!

Güçlü bir el silkeledi beni sonra
Sanırım tanrının eliydi,
Sayamadım kaç ah döküldü dallarımdan,
Çok şey geçmiş gibi başımdan
Ah dedim sonra,
Ah!

İç ses, diye söylendim.
Gel!
Ahlar ağacından sen de biraz meyve topla.

Vasiyetimdir:
Bin ahımın hakkı toprağa kalsın...
 
Didem Madak


devamını oku »

1 Şimdi Gitmeli ; Ama....

2 Haziran 2015


Bir acının üstünü başka bir acıdan -daha büyük bir acıdan- başka bir şey örtemezmiş... Anladım! Zaten bu hayat anlamak istemediğimiz ne varsa canımızı yaka yaka anlatmıyor mu? En garibi; acının üstüne bile bile yürüyor olmamız sanırım. Birgün mutlaka biteceğini bildiğimiz bir yolda yürümeye başlamamak yerine tam tersini yapıyoruz; koşar adım ilerliyoruz! O an canımızın yanıp yanmaması umrumuzda olmuyor, ellerini tuttuğumuz aşkın yaşattığı o muhteşem hislerle...

Ama biliyoruz birgün ayrılmak zorunda kalacak o eller ve göz açıp kapayıncaya kadar gelinecek yolun sonuna. Canımız yanacak; hem de çok! Diğer acımızın üstünü çok taze bir acıyla örtmüş olacağız böylelikle.

En başa döneceğiz... Dönerken kalmayacak gücümüz, güç alabileceğimiz o el de olmayacak yanımızda. Yapayalnız ve yenik düşerek bir aşka daha ve artık ''Neden?'' diye sormaya bile kalmamışken mecalimiz; teslimiyet duygusuyla geri yürüyeceğiz geçip gittiğimiz o yolu. Ve teslim olacağız.... Neye olduğunu bilmeden!

Ya da söylediği gibi Nazan'ın;

''Şimdi gitmeli.... Ama ölmeli !'' yiz.





devamını oku »

1 Bir Kutu Bin Mutluluk

Ve bu ayki ''Bir Kutu Bin Mutluluk'' paketim :) Öyle güzel şeyler geldi ki yine... Sizi çok iyi tanıyan ve nelerle mutlu olacağınızı çok iyi bilen kitap aşığı bir arkadaşınızın dostunuzun olması daha da muhteşem bir hale dönüştürüyor bu durumu! Çokça kokoş bir bardak,yüreğime dokunan şiirlerini hiç bıkmadan defalarca okuduğum Didem Madak şiir kitapları,hayranı olduğum Marilyn defteri,yıllar önce görüp arayıp bulamadığım kitap ayraçları,Kafkaokur un kaçırdığım sayısı,stres atmama düşündüğümden daha çok yardımcı olan boyama kitabıma ki edinmenizi mutlaka tavsiye ediyorum çünkü yetişkinler için harika bir terapi...Ve en güzeli; bana özel tasarlanan Frida tokaları :) 

Biz mesafelere inat mutluluklar yolluyoruz birbirimize her ay belirli günlerde.Hala başlamadıysanız,daha fazla geç kalmayın derim ;) 










devamını oku »

2 Maria Puder'den Raif Efendi'ye Mektup

12 Mayıs 2015

'' Makus talihiniz , razı gelmek zorunda kaldıklarınız ve mecbur edildiklerinizi sık sık düşünüyorum. Sanmayın ki yaşananları unuttum. Aşkı bilir mahçup haliniz,günlerce tablomun karşısında oturusunuz ve tabloya bakarken cehrenizin aldığı o hal,zihnimden hiç silinmedi. Bugün, bırakın aşk üzerine yazmayı, bunu gönlünde derinden hissedebilen birileri olduğundan dahi şüphe etmekteyim. Yazdıklarınızı her okuduğumda mert ve naif sahsiyetiniz,adalet duygunuz ve maalesef bana ait olmayisiniz,tüm çıplaklığıyla gözlerimin önüne serilmekte... Sadece sizi,cok sevdiğiniz TURGENYEV romanlarında, tarihteki "Moskof Tohumlari"nda ,aşk şiirlerinde, ilkbahar geldiğinde kırlara yayılan çimen kokusunda, "Başını göğsüme sakla sevgilim,Güzel saçlarında dolaşsin elim,Bir gün aglayalim,Bir gün gülelim. Sevişen yaramaz çocuklar gibi" dizelerinde hatırlamakta ve uzun uzun düşünmekte olduğumu bilmenizi isterim... ''



Kafkaokur dergisinde Maria Puder'in Raif Efendi'ye yazdığı mektuba da yer verilmiş.
Bir kez daha okumak çokça kedere boğdu yine yüreğimi! 

Ve tekrar tekrar okunulası kitaplardan; Kürk Mantolu Madonna / Sabahattin Ali 
devamını oku »
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...