3 İris' in Ölümü

24 Haziran 2015



 Sebep her ne olursa olsun... Didem Madak okumalı çokça!


İris'in Ölümü mesela;



''Bugün kalbimi eski bir plak gibi
öyle çok tersine çevirdim ki

bazı şarkılar vardır
cızırtılı bir yağmur gününü anlatır
uzaklarda süren sarı yağmurluklu bir hayatı
deniz bazen kendini kaldırımlara fırlatır
o zaman bir yavru yengece bakan
insanların şarkısı olurdu o şarkının adı
keşke ismim iris olsaydı
keşke ismim herkese
sarı yağmurluğuyla koşan hayatı anlatsaydı

bazı şarkılar vardır
ellerim kocamanlaşır, tuhaflaşır
işte o ellerimle herkese
çamurlu şiirler uzatsaydım
hepsi çok kirli olsaydı tanrım

bazı şarkılar vardır
kırmızı akşamsefalarını anlatır
karanlığın kalbinde yalnız, açmanın acısını
komşu kadınların basma elbiseli konuşmalarını
geceyi onlar bahçeye taşırdı
ben ne zaman öleceğim tanrım
sabah olunca mı
keşke birkaç dakikayı ipek mendillere sarıp saklasaydım
irileşen, gitgide irileşen ağaç gibi
ismi nedensizce iris oluveren bir ağaç gibi
şu odanın ortasında dursam
saat kuleleri dökülürdü dallarımdan tanrım
artık sarı yaprakların ölü olduğuna inanmıyorum

bazı şarkılar vardır
kanatlarında yağmuru taşıyan kelebeği anlatır
kırmızı bir çakmak gibi neşeli ölmek olurdu
o şarkının adı
ardında yalnızca nemli sigaralar bırakmanın acısı
keşke ismim iris olsaydı
keşke ismimin bir anlamı olmasaydı

herkes çıkarsın kalbini
o çirkin mücevher sandığından
ve herkes onu birbirine fırlatsın tanrım.''
Didem Madak

devamını oku »

1 Didem Madak / Ah'lar Ağacı

3 Haziran 2015



Didem Madak ... Yüreğime öyle sağlam dokunuyor ki onun şiirleri; ona dokunan ne varsa dokunsun istemiş sanki bütün yüreklere! Bazıları onunla birlikte gitmiş, erken göçtüğü o diyarlara... 

3 şiir kitabı bırakmış geride; defalarca okuduğum ve her defasında derin AH lar çektiğim!

Ve tanışmadıysanız onunla hala,hala onun AH lar Ağacı'na bir AH da siz bırakmadıysanız;
AH larla dolu olan kalbinizin yalnız olmadığını hissettirecek o kitapları alın ve okuyun mutlaka... 

.............................................
Bir zamanlar meydan okumak isterdim.
Kaç meydanını okudum da bu hayatın.
Yalnızca iki harfini öğrendim:
A
H!

Ah benim nergis kokulu cehaletim...
Ruj lekeleri bıraktın bardaklarda
Anlatmak isterdin kendini durmadan
Bir bardağa bile olsa.
Ne diyecektin, ne söyleyecektin
Şairlerin şahı olsan,
Bir AH’dan başka.
Ah benim nergis kokulu cehaletim
Bana yıllarca, bunca sözü boşa söylettin.
AH!

Güçlü bir el silkeledi beni sonra
Sanırım tanrının eliydi,
Sayamadım kaç ah döküldü dallarımdan,
Çok şey geçmiş gibi başımdan
Ah dedim sonra,
Ah!

İç ses, diye söylendim.
Gel!
Ahlar ağacından sen de biraz meyve topla.

Vasiyetimdir:
Bin ahımın hakkı toprağa kalsın...
 
Didem Madak


devamını oku »

1 Şimdi Gitmeli ; Ama....

2 Haziran 2015


Bir acının üstünü başka bir acıdan -daha büyük bir acıdan- başka bir şey örtemezmiş... Anladım! Zaten bu hayat anlamak istemediğimiz ne varsa canımızı yaka yaka anlatmıyor mu? En garibi; acının üstüne bile bile yürüyor olmamız sanırım. Birgün mutlaka biteceğini bildiğimiz bir yolda yürümeye başlamamak yerine tam tersini yapıyoruz; koşar adım ilerliyoruz! O an canımızın yanıp yanmaması umrumuzda olmuyor, ellerini tuttuğumuz aşkın yaşattığı o muhteşem hislerle...

Ama biliyoruz birgün ayrılmak zorunda kalacak o eller ve göz açıp kapayıncaya kadar gelinecek yolun sonuna. Canımız yanacak; hem de çok! Diğer acımızın üstünü çok taze bir acıyla örtmüş olacağız böylelikle.

En başa döneceğiz... Dönerken kalmayacak gücümüz, güç alabileceğimiz o el de olmayacak yanımızda. Yapayalnız ve yenik düşerek bir aşka daha ve artık ''Neden?'' diye sormaya bile kalmamışken mecalimiz; teslimiyet duygusuyla geri yürüyeceğiz geçip gittiğimiz o yolu. Ve teslim olacağız.... Neye olduğunu bilmeden!

Ya da söylediği gibi Nazan'ın;

''Şimdi gitmeli.... Ama ölmeli !'' yiz.





devamını oku »

1 Bir Kutu Bin Mutluluk

Ve bu ayki ''Bir Kutu Bin Mutluluk'' paketim :) Öyle güzel şeyler geldi ki yine... Sizi çok iyi tanıyan ve nelerle mutlu olacağınızı çok iyi bilen kitap aşığı bir arkadaşınızın dostunuzun olması daha da muhteşem bir hale dönüştürüyor bu durumu! Çokça kokoş bir bardak,yüreğime dokunan şiirlerini hiç bıkmadan defalarca okuduğum Didem Madak şiir kitapları,hayranı olduğum Marilyn defteri,yıllar önce görüp arayıp bulamadığım kitap ayraçları,Kafkaokur un kaçırdığım sayısı,stres atmama düşündüğümden daha çok yardımcı olan boyama kitabıma ki edinmenizi mutlaka tavsiye ediyorum çünkü yetişkinler için harika bir terapi...Ve en güzeli; bana özel tasarlanan Frida tokaları :) 

Biz mesafelere inat mutluluklar yolluyoruz birbirimize her ay belirli günlerde.Hala başlamadıysanız,daha fazla geç kalmayın derim ;) 










devamını oku »

2 Maria Puder'den Raif Efendi'ye Mektup

12 Mayıs 2015

'' Makus talihiniz , razı gelmek zorunda kaldıklarınız ve mecbur edildiklerinizi sık sık düşünüyorum. Sanmayın ki yaşananları unuttum. Aşkı bilir mahçup haliniz,günlerce tablomun karşısında oturusunuz ve tabloya bakarken cehrenizin aldığı o hal,zihnimden hiç silinmedi. Bugün, bırakın aşk üzerine yazmayı, bunu gönlünde derinden hissedebilen birileri olduğundan dahi şüphe etmekteyim. Yazdıklarınızı her okuduğumda mert ve naif sahsiyetiniz,adalet duygunuz ve maalesef bana ait olmayisiniz,tüm çıplaklığıyla gözlerimin önüne serilmekte... Sadece sizi,cok sevdiğiniz TURGENYEV romanlarında, tarihteki "Moskof Tohumlari"nda ,aşk şiirlerinde, ilkbahar geldiğinde kırlara yayılan çimen kokusunda, "Başını göğsüme sakla sevgilim,Güzel saçlarında dolaşsin elim,Bir gün aglayalim,Bir gün gülelim. Sevişen yaramaz çocuklar gibi" dizelerinde hatırlamakta ve uzun uzun düşünmekte olduğumu bilmenizi isterim... ''



Kafkaokur dergisinde Maria Puder'in Raif Efendi'ye yazdığı mektuba da yer verilmiş.
Bir kez daha okumak çokça kedere boğdu yine yüreğimi! 

Ve tekrar tekrar okunulası kitaplardan; Kürk Mantolu Madonna / Sabahattin Ali 
devamını oku »

3 Kafkaokur / Sabahattin Ali

11 Mayıs 2015

Bu hafta,o çok sevdiğim ve hepinizin mutlaka edinmesi gerketiğini düşündüğüm KAFKAOKUR dergisinden alıntılara yer vermek istiyorum.



Bu sayısında sevgili Sabahattin Ali 'yi dökmüşler kaleme... Öyle güzel anlatmışlar ki; hayatını,yaşadıklarını,yaşatılanları,eserlerini,yazma serüvenini ve daha bir çok ayrıntıyı.

Sabahattin Ali çok sevdiğim ve beğendiğim,bütün eserlerini keyifle tekrar tekrar okuduğum o kıymetli yazarlardan. Şimdi hayatına dair bazı detayları tekrar okuyunca kamçılandı sevgim ve bir de yürek sızım!

Ne için yazdığını ve bir çok yazarımız gibi ne çok haksızlığa uğradığını fakat asla pes etmediğini biliyorsunuzdur. Ve aşağıdaki sözlerinden de anlayacaksınızdır...



Söylediğim gibi,çok şey yaşamış ve çok şey de yaşatılmış Sabahattin Ali'ye... Uğradığı onca haksızlık yüzünden cezaevlerinde yatmış. Cezaevinde birlikte yattığı birinin aracılığı ile Yugoslav göçmenlerinden Ali Ertekin ile tanışmış.O sırada Sabahattin Ali bir arkadaşının kamyonunu çalıştırmakta ve nakliyecilikle uğraşmaktaymış.Ali Ertekin şoför yardımcısı olarak alınmış ve 31 Mart 1948'e hareket edilmiş.Kızılcadere köyünde kamyondan inilmiş ve kamyon geri gönderilmiş.Sabahattin Ali Üsküp bucağının Sazara köyü yakınlarındaki ormanda Ali Ertekin tarafından 2 Nisan 1948 tarihinde öldürülmüş.Ölüsü 16 Haziran 1948'de bir çoban tarafından görülerek jandarmaya bildirilmiş.Cenazesi tanınmaz haldeymiş.

Ölümüyle ilgili sır perdesi henüz tam olarak aydınlatılmamış ve ne yazık ki mezarı bile bilinmemekteymiş Sabahattin Ali'nin!



İşte böyle... Dergide de yazılı olduğu gibi;Sabahattin Ali,boyun eğmeyen,direnişçi bir aydın;üretken ve yaratıcı bir yazar olarak edebiyat,mizah,politika ve sanatın unutulmazları arasında seçkin ve sağlam yerini aldı.Günümüzde yapıtlarıyla topluma ışık tutmaya devam eden Sabahattin Ali,yaşamıyla,inanç ve değerleriyle,toplumsal olgular karşısındaki davranış,tavır ve tutumuyla da örnek bir insan olarak hatırlanacak daima!

Ve; iyi ki bu dünyadan Sabahattin Ali geçti ...
devamını oku »

0 Elimde olsaydı her karış toprağa, buğday eker gibi kitap ekerdim...

'' Elimde olsaydı her karış toprağa, buğday eker gibi kitap ekerdim. ''
Horatius





devamını oku »

0 Uzaklarda aramayın mutluluğu...Küçücük bir kitap ve küçücük bir yer bulun kendinize!

6 Mayıs 2015

 Ben mutluluğu her yerde aradım; fakat elimdeki küçücük bir kitabı okuduğum küçücük bir yer dışında, hiç bir yerde bulamadım.
Thomas Kempis



devamını oku »

1 Marilyn ....

4 Mayıs 2015

  Hollywood'un efsane ismi, SARIŞIN BOMBA lakabıyla hala isminden bahsettiren,bir çok kişi için idol haline gelen,sıradışı olarak bilinen ve aslında hakkında hiçbir şey bilinmeyen.....MARİLYN MONROE (Norma Jeane Mortenson)! 


Benim de büyük bir hayranlık duyduğum bir isim..fakat ne seksepelatisine ne de o görkemli yaşamına;ben hep onun bilinmeyen hayatına,acılarına,kahkahalarının ardındaki iç yanışlarına,hayata yenik başlamasına,hayatındaki her erkekte aslında baba sevgisi arayışına,ayakta olmak zorunda kalışına,içindeki ağlayan çocuğa rağmen güçlü bir kadın izlenimi vermesine duydum o hayranlığı...hep içimi acıtan bir isim oldu o!

Evet,ihtişamlı bulduğunuz o hayat 1 Haziran 1926'da Amerika Los Angeles' de başlamış.Babası doğumundan önce terk etmiş annesini ve daha doğmadan baba sevgisinden yoksun kalmış o kız çocuğu...ve sonraları annesi de sinir hastalığına yakalanmış ve başlamış Marilyn'in bilinmeyen hayatı.
Henüz kendi kimliğinden bile bihaberken,8 yaşında küçücük bir kız çocuğuyken yanında kaldığı aileye misafir olarak gelen bir erkeğin tecavüzüne uğramış ve bu acı hayat kaldığı yerden daha da acıtarak devam etmiş... İlk evliliğini 16 yaşındayken yapmış okulunu bırakmış,aradan çok geçmeden intihara teşebbüs etmiş ve bu evlilik 4 yıl sürmüş.


Babasız büyüyen bir kadın;hayatına giren bütün erkeklerde onu arar hep!Diğer kadınlardan daha çok arar,koşa koşa arar,kapı kapı arar...Çocuk yüreğine yenik düşer,baba aşkıyla kaybolur o kalabalıkta!Ve çeşitli evliliklerle aramaya devam eder bu aşkı..


1944'de kadınların orduya yaptığı katkıyı görüntüleyen bir gazetecinin objektiflerine takılır ve şöhret hikayesi başlamış olur.
Kariyer hayatında hırs yapmasına sebep olur geçmişin etkileri,bastırmaya çalışır içindekileri;kendini işine adayarak.Susturamaz ne yapsa olmaz...incinir,hırçınlaşır,korkar ve silemez içindeki kız çocuğunun göz yaşlarını.Babasını arar bir gün,fakat babası onu tanımadığı söyleyip kapatır telefonu ve ''ben Norma'yım baba!!'' diye ağlar saatlerce Marilyn...ve içindeki kız çocuğunun,Norma'nın öldüğünü anlar ; MARİLYN MONROE'yi de öldürmeye karar verir.... 5 Ağustos 1962 da odasında ölü bulunur.........



Bu muhteşem,görkemli sandığımız hayat ona göre hiç başlamadan sona erer...ve onun yerinde olmak isteyen onca insana rağmen o,o insanların küçücük mutluluklarına aç gider bu hayattan.
Demem o ki ; Marilyn bütün o ihtişamın yerine...anne sıcağının,baba kucağının özlemini ve acısını hatırlatır bana!
Evet,sanırım hızımı alamayıp biraz fazla bahsettim ama bence mutlaka çıkmalısınız bildiklerinizin dışına ve okumalısınız bu muhteşem kadının hayatını...




İşte bu haftaki kitabımız : MARİLYN MONROE ve BİLİNMEYEN HAYATI - J.Randy Taraborrelli



devamını oku »

0 Kitapları Sevin ...

1 Mayıs 2015



 '' Kitapları seviniz, onlar yaşamınızı daha çekici bir hale sokacak, size dostça hizmet ederek düşüncelerin, duyguların ve olguların dolaşık ve gürültülü karmaşasında, yolunuzu bulmanıza yardım edecek, kendinize ve başkalarına saygı duymayı öğretecek, yüreği ve aklı dünya ve insanlık sevgisiyle dolduracaktır. ''
Maksim Gorki


devamını oku »

0 İnsanlara sığınarak sizi üzen girişimlerde bulunmayın azizim...Alın elinize bir kitap,oturun şu köşeye; vefası güzel başka bir dost değmez yüreğinize!

29 Nisan 2015

İnsanlara sığınarak sizi üzen girişimlerde bulunmayın azizim...Alın elinize bir kitap,oturun şu köşeye; vefası güzel başka bir dost değmez yüreğinize!














devamını oku »

0 Kader...Seni de Keder Yaptı Yüreğime!

28 Nisan 2015




Kader dedikleri şey; her zaman kocaman kederler koyup gitti avuçlarıma! Ben anlayamadım gitti bu düzeni,şansı,kaderi... Hatta var olmamı gerektirecek sebebi...?

Öyle anlamsız geliyor ki herşey! Mutlu olsam,bir kez olsun olmak istediğim o anda kalabilsem,tam mutluyum dediğimde o acı tokatını çarpıp suratıma;bırakmasa beni o derin kederin içine ve hesapsızca sevebilsem seni..doyasıya! Olmasa şartlar,insanlar,sözler,bakışlar,yasaklar... İlla olacaksa onlar; ben hiç var olmamış olsam! 

Bahar gelmişçesine yeniden canlanmışken; solup kuruyan ve  o kader denilen şeyin ezdiği,ezip geçtiği bir çiçeğim şimdi... 

Demem o ki; yüreğime yine sonbahar geldi !

Şimdi nasıl ve neden alışacağımı bilmeden kaybolup gideceğim; bu vedayı da koyup koynuma.Acılar biriktirmekten yorgun düşen bu yüreğim,şimdi bir vedayı daha acı bilip saklayacak en derine... O çok sevdiğim şairin de söylediği gibi; ''Bu şehirde sen varsın,ben varım ama biz yokuz! '' artık.

Nasıl da usta olmuş yüreğim vedalar hususunda...Nasıl da anlar olmuşum o bakışların son bakış olduğunu,nasıl da anlamış ezilmiş içim ve ne gariptir; hissetmişim gideceğini! 

.................................

Evet koca,yalan dünya...sen kazandın! Ben ''Daha kötü ne olabilir,daha ne yakabilir canımı?'' dedikçe sen daha fazlasını yaşattın acıya dair ne varsa...Madem kavuşmak yoktu sonunda,neden çıkardın ki karşıma? Neden doyamadın gitti zehrini akıtmaya!?

Bir sevdaya daha yazık oldu şimdi! Hadi gelsin de alsın  kader, avucumdaki o koca kederi !

Ve birgün, bir başkası tuttuğunda o çok sevdiğim ellerini...ne olur yaşatma bana kalan günlerimi!













devamını oku »

4 Pulbiber Mahallesi

Benim güzel armağanlarım ve gönlüme en çok yakışanlarım!

Öyle etkilenerek okudum ki her bir satırı...Ölüm dendi mi kesilir zaten nefesim,soğukluğu gibi buz tutar her yanım! Hele ki ölmüş ve aslında ölüm kelimesinin hiç yakışmadığı insanlardan geriye kalanları okumak; yaşamak denilen o dolu duyguları bomboş kılar yüreğimde!

Şimdi sevgili Didem Madak' ın ölmeden önce yazdığı son şiirden yaptığım bir alıntıyı sunarak,şiddetle tavsiye ediyorum bu kitabı...


''Doğdum,doğurdum
Bir insan nasıl ölüyor gördüm
Ve hayatta kalmanın yanında
İnandım şiir bir gevezelikti
Şimdi 128 harfli bir şiir var karnımda
Satırlar artık bomboş
Karnımda hissiz bir şiir var
İçimde durmadan bölünen şiirler
Birlikte yol alacağımız şiirler
Birlikte unutulacağımız şiirler
Hiç borcu olmayan şiirler
Ve bu yüzden çok acıyan şiirler
Acı aniden diner,yağmurun dindiği gibi
Bazen sadece Tanrı öyle istediğinden
Sadece bir mağarada resim çizerim belki
Rüyaların büyük harfle başladığı bir ülkede
Üstümden kaldırılmış bir ölü var
Ahbap,senin istediğin o mu? ''



devamını oku »

4 Bir Kutu...Bin Mutluluk...

27 Nisan 2015

Bugün sizlerle öyle güzel bir şey paylaşacağım ki;kitapsever olan herkes bayılacak :) En az kitaplarım kadar sevdiğim ve onlara sığındığım gibi sğındığım bir dosta sahibim ben..Biz birbirimize kitaplar armağan eder,yeni çıkan kitaplardan ve kitaplara dair herşeyden birbirimizi haberdar eder,kitapları en vefalı dost bilir ve onlarsız asla yapamayız!

Şimdi ayrı şehirlerde,iki güzel kitap kurduyuz :)Ve mesafelerin güzel olan hiçbir şeye engel olamayacağını kanıtlamak istercesine süper bir şey başlattık aramızda... 

Her ayın belirlediğimiz bir gününde,birbirimize bir kutu gönderiyoruz ve bu kutunun içinde kitap ve kitaba yakışan ne varsa yer alıyor :) Yani; ufacık şeylerin bir araya gelip,kocaman mutluluklar sevinçler yarattığı bir kutu olmuş oluyor ve o heyecanlı bekleyiş,paketi açtığınızda karşılaştığınız güzel armağanlar,ayın bir günü bile olsa doyasıya mutlu olmanızı sağlayıp renk katıyor hayatınıza :) Bizde öyle oldu ve kitap okumayı seven herkes için de muhteşem bir akım olacağına eminim :))

Şimdi siz de kendiniz gibi; kitapları çokça seven,şiir yürekli bir dostunuzla böyle güzel bir kapı açın birbirinize...Hayatınızı daha anlamlı bir hale getirin böylelikle ;)

İşte benim ilk paketimden çıkanlar.... 















O çok sevdiğimin de söylediği gibi... Biz ömrü kitap,yüreği şiir misali kızlarız, bizi kitap arasına koyup saklamalı .. :)




devamını oku »

2 Muz Sesleri

26 Nisan 2015

'' Ece Temelkuran, kalplerin yağmalandığı yerden anlatıyor hikâyesini; Ortadoğu'dan. Bizden alıp döküntülerini iade ettikleri hikâyelerimizi geri almak için... Aşklarımızı, acılarımızı, haysiyetimizi... Yağmalandıkça kapattığın kalbini aç şimdi. Çünkü bu senin hikâyen. Sen de Ortadoğulusun! '' (tanıtım yazısı.)

Söylendiği gibi; bu kitap gerçekten de kalpleri yağmalananların kitabı...yani bize ait...bize dair!

Okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum henüz okumadıysanız.

Kitapta anlatılan Şatila Kampının doktoru Hamza'nın yazdıkları ve söyledikleri akıllarda yer edecek eminim.Kızına yazdığı bir mektupta söylediği örneğin;

"Bir insan bir insanda başka bir hayatın kapısını görünce aşık olur. ne mutluluktur öte yandaki, ne de tadıyla meraklandıran bir acı. aşk diye buna denir: bir insan bir insanda tekinsiz bir ev görür. ben annende öyle bir kapı, öyle bir ev gördüm."

Ve şu satırlardır beni en çok duygulandıran ;

''Ben annene,onca zaman sadece bir tek söz verdim.Sadece bir tane.Onu ağustosta muz tarlalarına götürecektim.Muz seslerini dinleyecekti.Çuk çuk çuk çuk... Nasıl sevineceğini,hayret edeceğini düşündükçe... Seni bu yüzden gönderiyorum Filipina.Çünkü bu savaş bir tek söz bile verdirtmiyor insana.Sana bir hayat bile söz veremeyeceğim için gidiyorsun.Değil ki muz sesleri.Belki bir gün... Kim bilir... Ağustosta bir gece, büyüdüğünde...''




Son olarak;

'' Büyüklere yalan söyleyebilirim,ama çocuklara...Bilmem,günah gibi geliyor.Tanrı'ya değil ama çocuklara inanıyorum Filipina. ''

Tanrı'ya... Aşka... Ve çocuklara inanmanız dileğiyle; iyi okumalar!


devamını oku »

0 Günün Yansıması


 Hadi bakalımmm bu kadar tembellik yeter ;) Şimdi kahvelerimizi alıp biraz çalışalım;bu güzel havayı soluyarak,kahvelerimizi yudumlayarak,çiçeklerin o taze güzel kokusunu içimize çekerek... 



devamını oku »

0 Günün Yansıması

25 Nisan 2015


                                    Bugün burda okunmalı en güzel satırlar...





devamını oku »

0 Feridun Düzağaç / Cumartesi

24 Nisan 2015


Bugün burda cumartesi; ben senin saçlarını,suçlar bakışlarını,geveze susuşlarını bile özledim!

Dinleyelim hadi; bakışları gittiği yerden uzak olanlara gelsin....


devamını oku »

2 Günün Yansıması


 Hadi bakalımmm; kahveler yapılsın,kitaplar alınsın ... bugünki okuma köşemiz,hoş geldiniz :)





devamını oku »

4 Deli Çocuğun Güncesi

23 Nisan 2015


'' Mesela bu havalarda bol bol Didem Madak okuyacaksın,salepin gözüne vuracaksın,Modigliani'nin fon müziklerini dinleyeceksin.Yaşamını nasıl yitirdiysen bulacaksın onu,başka şeylere vereceksin kendini...Çiçeğin tohumuna,hiçliğe ya da bir serüvene...

Mesela bu havalarda mutlu sonları düşünmeyeceksin,mutlu anları düşüneceksin.Kim bağışlayacak beni demeyeceksin,alışacaksın yalnızlığa,saklanmayacaksın korktuklarından...Yüreğin her ne kadar kederle dolu olsa da güneşle aydınlanmış dağları kapatmayacak.

Mesela bu havalarda tek kalacaksın,kabul edecek kendi doğanı,saygı duyacaksın.Yüce bir ruhun olacak böyle havalarda,boyun eğmeyeceksin tutkularına...Tüm istasyonlardan kaçacak,sıcak bir odada soğuk bir gözyaşı dökeceksin. ''





 Deli Çocuğun Güncesi / Özgür Bacaksız

Bir solukta ve zevkle okunacak bir kitap. Eğer iyi bir okursanız ve varsa vaktiniz;birkaç saatte bitirip hayal kırıklığı yaşatmayan bir dost daha edineceksiniz...Okunulası kitaplardan bir tanesi diyerek iyi okumalar diliyorum :) Başarılı olduğuna inandığım bu genç yazarımıza siz de bir merhaba demelisiniz ;)
devamını oku »

1 Günün Yansıması


Bir görünüp bir kaybolan bu baharda,çiçekler ilk önce evimizde açsın madem ;) Şimdi yapılacak en güzel şeyi yapıp;yağmur da atıştırıken,kahvemizi ve kitabımızı alıp köşemize çekilelim.Bol kitaplı,kahveli,huzurlu günler herkese :)




devamını oku »

0 Unutma Beni ...

21 Nisan 2015

Avuçlarım kanıyor sevgilim; tıpkı düşlerim gibi.... Nasıl hevessiz nasıl öylesine yaşıyorum bilemezsin!Söylesem duyamaz,çağırsam gelemezsin.Yokluk denilen bu kahrediş öyle yakar ki canımı;geriye nasıl kalır böyle sağlam,aklım almaz!Sayılı dedikleri şu nefesleri sayarım sayarım bitmez....

Günler hiç aydınlanmaz gönlümün kıyısında,geceler bilirim ben yalnızca; o son bakışından bu yana.Geceler bilirim kahkahalarla geçirdiğim her günün sonunda gizlice yastığımı ıslatan,geceler bilirim kabuslarla soluk soluğa kaldığım ve geceler bilirim;sabahları sana uyanamadığım!

Ömrümün en deli,ömrümün en güzel,ömrümün en aşk dolu zamanlarını koyar bavula,terk ederim bu şehri,o ıslak gecelerden birinde...Bütün gemileri yaktığımı sanar da herkes,bilemezler yakılıp yıkılan gönlümün enkazının,gemilerden ağır olduğunu!

 Şimdi çalan şu şarkıyı bilirim bir de; bana bıraktığın....

''Bitmek bilmez kapkaranlık geceler boyunca
  Unutma beni,unutama beni
  Ayrılığın acısını kalbinde duyunca
  Unutma beni,unutama beni
  Sevişirken,öpüşürken,yapayalnız dolaşırken,unutmaya çalışırken...
  Unutama beni....unutama beni ! ''

Belli ki bilerek gittin yaşayacağım ne varsa, belli ki o son bakış bu yüzden yaktı canımı söküp alırcasına, belli ki bu yüzden hiç unutamayacak kadar sevdirdin kendini; asla unutmak istemeyecek kadar! 

Öyleyse... Sen de unutma; unutama beni !


                             


devamını oku »

2 Günün Yansıması

Hava yağmurlu...ve çoktan sardı ruhumuzu o derin keder.Bu sebepten hiç aydınlatmaya çalışmadan;yağmurun ve kederin tadını çıkararak,fona güzel bir müzik ekleyerek,elimize şu sıralar okuduğumuz kitabımızı alarak bu köşeye oturuyoruz bugün ;) Hadi bakalım,kahvelerinizi almayı unutmayın :))


devamını oku »

0 Bu havada yapılacak tek şey;bu yatakta uyumak sanırım... Tabi hangi yatak olduğu farketmez ama bugün konsep olarak bunu seçtim :))

                         






devamını oku »

4 Küçük Mucizeler Dükkanı

19 Nisan 2015

        2011 Ağustos...En çok satanlar listesinin en başında ve New York Bestseller arasında
yerini çoktan almış bir kitap: KÜÇÜK MUCİZELER DÜKKANI - Debbie Macomber
            Çook oldu belki ama hala okumayanlarımız olduğunu tahmin ediyorum.Ayrıca okumadıysanız bir an önce başlamalısınız çünkü seri hızlı bir şekilde devam ediyor ;) 
             2011 kasım...mucizelere en çok ihtiyacım olduğu zamanlardı ve bir mucize için dua ederken rastladım bu kitaba,harika bir kitapsever olan çok sevdiğim bir ablam tanıştırdı beni KÜÇÜK MUCİZELER DÜKKANI yla.Ve başladım okumaya...Mucizelere ve yaşanan zor zamanlarla  mutlaka baş edebileceğime öyle çok inandırdı ki beni bu kitap!
            Hayatı neredeyse alt üst olmuş 4 kadın ve bu farklı kişilik ve hayatların bir noktada buluşması,bir araya gelişi...Kurdukları dostluklar ve yaşadıkları mucizeler.Öyle güzel bir anlatım var ki;inanın okurken içiniz ısınacak ve şüphesiz katılacaksınız aralarına,her birinde bir parçanızı bulacaksınız.


Çok şey öğreneceksiniz ve öğrendiklerinizi uygulamak için sabırsızlanacaksınız...hatta örgü örmeye başlayacaksınız :) Evet çok ciddiyim;gidip renkli yumaklar alacak ve hevesle örgü örmeyi öğreneceksiniz ama asıl olan; örgü örmekle sabrı öğretecek size Debbie Macomber.Yazarımız gerçek hayatta da bir iplik dükkanına sahip,buradan hareketle romanını yazmaya başlıyor zaten...ve KÜÇÜK MUCİZELER DÜKKANI  dünyada 140 milyondan fazla satıyor.


Kadınların o güçlü güzel yüreklerine bir kez daha tanık olacaksınız,ne kadar şanslı olduğunuzu,yaşadığınız onca acının bir karşılığı ve anlamı olduğunu,kurduğunuz gerçek dostlukların hayatın her kötü anında yanı başınızda nasıl da yürekli durduğunu,örgü örerken ilmek ilmek sabırla;bu hayatta da öyle sabırla bekleyebilmenin size ne çok şey kazandıracağını,iplikler ilmeklerle nasıl hayat buluyorsa yaşanan acı ve ettiğiniz sabrın da hayatınızda çok büyük mucizeler yaratacağını anlayacaksınız!
Hadi eğer hala okumadıysanız bir an önce alıp çıkın o güzel yolculuğa...Bitmeyecek çünkü;seri tüm hızıyla devam ediyor ve öldü sandığınız duygularınız serinin her kitabıyla yeniden hayat buluyor!Yapamam dediğiniz ne varsa -bir bakmışsınız- yapmaya hazırlanıyorsunuz!
Ve iddia ediyorum; bu kitabı elinizden bırakamayacaksınız,Debbie Macomber'in bütün kitaplarını ve KÜÇÜK MUCİZELER DÜKKANI serisini aynı heyecan,sıcaklık ve susamışlıkla okuyacaksınız!


HEPİMİZ İNANMAK İSTERİZ MUCİZELERE...AMA İNANCIMIZ BÜTÜN ACILARIN ALTINDA EZİLİP KALMIŞTIR...İŞTE ŞİMDİ ; ONU SIKIŞIP KALDIĞI YERDEN ÇIKARMA ZAMANI !!!



devamını oku »

0 Mışıl mışıl uyutulan duygularımızla mışıl mışıl uyuyalım bu gece... dekor buna çok müsait ;))

Mışıl mışıl uyutulan duygularımızla mışıl mışıl uyuyalım bu gece... dekor buna çok müsait ;))





devamını oku »
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...