0 Yüzyılın Aşkları

7 Nisan 2015

Geçmişte okuduğum muhteşem bir kitaptan bahsetmek istiyorum size bu gece...Ve eğer okumadıysanız mutlaka okunulması gereken bir kitap.




Can Dündar-YÜZYILIN AŞKLARI


Hani hep derler ya ; nerede o eski aşklar diye..bu kitabı okuduktan sonra aşkın masumiyetine,çıkarsızlığına,dillere destan oluşuna,nasıl da yürekten samimi duruşuna daha çok inanacaksınız.Ve eminim şimdiki aşk dediğimiz şeye biraz da üzülerek utanarak bakacaksınız...
Bu kitapta geçtiğimiz yüzyıla damgasını vuran 10 aşk öyküsünü çok güzel bir dille anlatmış Can Dündar. Nazım Hikmet-Piraye aşkı, Mustafa Kemal ve Latife, Yüksel Menderes-İpek Kıramer,  Selahattin Pınar-Afife Jale, Adnan Menderes ve Ayhan Aydan, Melih Kibar-Çiğdem Talu gibi birkaç aşk daha..derinden yaşanan...izi kalan...
Hepsi gerçekten aşk kokan,hüzünlü,yaralı,sevdalı,fırtınalı aşklar..Şüphesiz aklımda en çok kalan Melih Kibar ve Çiğdem Talu aşkıydı.Çiğdem Talu 36 yaşında bir ingilizce öğretmeni,Melih Kibar 24 yaşında bir kimya mühendisi...ve tahmin ettiğiniz gibi bu iki önemli ismi buluşturan şey müzik oluyor ve birlikte yüzlerce şarkıya imza atıyorlar.Melih Kibar ilk gördüğü anda aşık olmamış ama ilk gördüğü andan itibaren hep büyük bir hayranlık duymuş Çiğdem Talu'ya.Bir röportajında :

''Bayılıyordum, çünkü çok eğlenceli bir insandı. Çiğdem için kullanabileceğim en büyük ifade " Herhalde bir tür kadın peygamber olsaydı Çiğdem olurdu " diye düşünüyorum. Bana " Senin başka parçaların yok mu? " dedi " var " dedim. ''İşte öyle bir şey''i yapmıştım onu çaldım. " Harika " dedi. Ufak bir teybi vardı, ona kaydetti. Ne yapacak diye baktım, " Üstüne söz yazacağım bunun " dedi. 1 gün sonra sözleri yazmıştı. Ertesi akşamüzeri uğradığımda, İşte öyle bir şey in sözlerini gördüm inanamadım.

Seni düşündüm dün akşam yine,
Sonsuz bir umut doldu içime,
Bir de kendimi düşündüm sonra
Bir garip duygu çöktü omzuma...


Sözler müziğin üstüne cuk oturdu derler ya, tam milimetrik oturmuştu her şeyiyle, güzel bir Türkçe, güzel bir anlatım, güzel bir konu. Ve şunun farkına vardım: Ben o besteyi neden yaptığımı hiçbir zaman bilmeden yapmış olmama rağmen, eğer ben söz yazmış olsaydım aynen o sözleri yazardım.''

diyor Melih Kibar...Hep büyük bir uyum içinde olmuşlar ve akıllarındaki tek soru işareti,aralarındaki yaş farkı olmuş.
Yine ikisinin imzasını taşıyan ''İçimdeki Fırtına'' şarkısının hikayesini mutlaka okumanız lazım...Bu olayı öyle güzel özetliyor ki Melih Kibar:
.....................................

Çiğdem Talu - Melih Kibar bir tesadüf değil. "İçimdeki Fırtına" da bir tesadüf değil. Bu müthiş bir şeydir. Ondan sonra Çiğdem'e telefon açtım, 8 saat 40 dakika bekledim telefonun başında, "Çiğdem" ... dedim."sen bu parçayı neden yaptığımı biliyor musun ?" Ağladık telefonda ondan sonra karşılıklı.. Bu, başka bir şeydir.. Allah insanlara bunu yaşatmalı; bu, çok özel bir şey. Ondan sonra herkes Çiğdem Talu - Melih Kibar olarak bizi görmeye başladı, Çiğdem dendiği zaman Melih, Melih dendiği zaman Çiğdem dik biz...


                            İşte böyle...uzayıp gidiyor bu güzel ve hayranlık veren hikaye!



Ve gün geliyor,onların da kapısını çalıyor ayrılık..2 ayrılık yaşıyor onlar;birincisi yaş farkıyla ilgili eleştirilerden sonra birlikte karar verdikleri ayrılık ve ikincisi ölümün getirdiği ayrılık!

Bir gün kanser olduğunu öğreniyor Çiğdem Talu,Melih Kibar'ı arıyor ve ''Ben kansermişim!'' diyor..İnanamıyor Melih Kibar,hep şaka gözüyle bakıyor,kabul etmek istemiyor,o hazin sonu düşünmekten kaçıyor hep,hep o güçlü gördüğü hayranlık duyduğu kadının bunu da çok çabuk atlatacağına inanıyor.Ama olmuyor işte,bu hastalığı yenemiyor ve geride aşkını,acısını,şarkılarını bırakıp gidiyor Çiğdem Talu.

Ve uzun bir sessizlikten sonra son bir beste yapıyor Melih Kibar : SESSİZ VEDA






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...